Saturday, February 27, 2010

Feyzullahtan fırçayı yedim, soluğu burada aldım

Herkese merhabalar,
Epeydir hiç yazamadım; işte bir üşengeçlik hastalığıdır, sarmış her bir yanımı... bir de tabi yazacak çok da bir şey yoktu bir süreliğine, bir nevi "işler kesattı".

su sıralar hayatımın degisik bir evresindeyim aslında, o yuzden yazmak lazim belki. bir kere 2010dan itibaren baslayan 30 yas korkumun son bir ay icinde yavas yavas ufalanıp toz oldugunu gordum. simdilerde 30 cok guzel bir yasmis duygusu icimde, caktirmadan etrafta dolanıyorum (30 oldugumu pek bilen de yok zaten). insan soyle bir durup dusunuce yıllar boyunca ne kadar cok sey ogrendigini farkediyor, ne kadar ve ne yonde degistigini, nelerden dersler cikardigini... ve tabi cok farkli baktigini bircok seye...

hayati su ana kadar fazla ciddiye alarak yasamis, ve her olaydan, her kişiden gerekirse ustune epeyce bir kafa yorarak muhakkak kendine dair, yasama dair bir seyler ogrenmeyi kafaya fazlasıyla koymus biri olarak geriye donup bu degisimleri, ogrenilenleri gormek guzel oldu. ama daha onemlisi, bir yandan tum bu tecrübeleri ve çıkarılan dersleri gözlemlerken, diğer yandan da artık hayatın o kadar da ciddiye alınılacak bir yanı olmadığını (belki de bu tecrübeler ışığında) öğrenmiş olmam. Çocukluğumdan beri çok düşünen, çok sorgulayan biri olarak artık düşüncelerden ziyade sezgilerin e duyguların biraz daha ön lana çıkması gerektiğini kavradığım bir döenmindeyim yaşamın. Geçen yaz girdiğiim ve yakın zamana dek de suren derin bunalımın (ki bazı bunalımlar çok güzel meyve verir ve bunlara "progressive depression" diyorum) hayatima düşürdügü meyvesi bu oldu galiba.

Feyzullah, sen bana cok rahat gorundugumu soylemistin, ya belki de rahat dedigin sey budur. İsin dogrusu, ben basvuru yapmama kararını hiç kolay almadım. Başvurularla GREyle debelnirken bir yandan da hep aklımın köşesinde olan aa bir türlü göza alamadığım şeydi bu. Çünkü çok fazla düşünerek ve benden beklenilenler (beklenildigini dusunduklerim) cercevesinde hareket ediyordum. İçimde hep bir şevksizlik vardı; başarı takıntım var şu akademiye dondum doneli, ve basvurmamak basarisizlikmis, yenilgiyi, korkuyu kabullenmekmis gibi geliyordu... ama diger yandan da bu o kadar baskin bir kaygiydi ki, gercekten ne yapmak istedigme odaklanamiyordum. Sonra bir anda karar verdim basvurmamaya. Ve durust olmak gerekirse bunun dogru karar olduguyla yuzlesmem de epey bir zaman aldı... su an icim rahat... cunku bir sey yapacaksamm (ve yapmak istedigim cok sey var) bunlarin icimden gelen seyler olmasini istiyorum. doktoradan once yapmam gereken baska eyler var, hem zihinsel hem duygusal olarak yapmam gereken profesyonel isler... cocuklarla calismak belki mesela... ya da suriyede bir sure kalip arapca ogrenmek... bunlari yapacagim ve belki sonra devam ederim yoluma... plan program yapmak guzel tabi, ama arada bir insanın farkli bir yola sapmasi kendisi icin daha iyi olabiliyor.

yarin sabah 7:15 vapuruyla diyarbakıra gidiyorum.
oradan da carsamba bitlise gecip bir 4 gun de orada bir koyde doktor olan bir arkadasimin yaninda kalacagim. araba kiralayip gezecegiz haftasonu.
sağlıcakla kalın,
opuyorum sizi,
z.

4 comments:

  1. canımcım yazın çok keyifliydi teşekkür ederim gerçekten. diyarbakır izlenimlerii dört gözle bekliyorum. yazarsın artık. sanırım benim ki de orda. sanıyorum diyorum çünkü gerçekten orada olup olmadığını bilmiyorum:))sevgiler.Bitlis'e gelince benim orada bir avukat arkadaşım var, tatvan'da. istersen onun numarasını da yazarım.

    ReplyDelete
  2. evet zeynep, diyarbakır'dan yeni yazılarını merakla bekliyoruz. :) bu arada, ben de diyarbakır'daki konferansa başvurdum. eğer kabul ederlerse, 24-25 nisan'da diyarbakır'da olmayı planlıyorum. sen ne zamana kadar orada kalacaksın?

    ReplyDelete
  3. zeynepcigim, bir ay gecikmeli olarak goruyorum yazini ama cok guzel yazmissin..tam ilk donem boyunca dusundugum seylerdi ama ben senin gibi cesaret edemedim ne istedigimi durup dusunmeye.bir sekilde akademik hayata girince sanki yapilmasi gereken sey buymus, mantikli sonraki adim gibi girdik bir yola ne olacak bilemiyorum...hayirlisi diyorum..ama bilemiyorum tesaduflere de inaniyorum cunku surekli bir olay oluyor ve yolun ona gore degisiyor o yuzden belki cok sorgulamadan dusunmeden gun gun gitmek gerek belki..

    ReplyDelete
  4. kesinlikle meliscim! tam da ilk cumleni okurken "aslinda cok da dusunmemek lazim belki de" diye geciriyordum icimden ki sen de ayni seyi yazmissin. yani seceneklerini ne istedigini dusunmeli insan ama fazla dusununce de kendi düşüncelirimizin içinden çıkamiyoruz; ben bunu epey fazla yasiyorum aslinda. o yuzden biraz dusunmek ama çokca da harekete gecmek lazım sanırım. bu da benim mezuniyet sonrasi mottom olsun! harekete gecmek iyi geliyor insana...

    bu arada gecen sefer cok karambol oldu bulusmamiz, umarim yazin daha uzun yaya yaya bol bol sohbet etme imkanimiz olur. konusacak cok sey var sanki...

    ReplyDelete