Thursday, February 4, 2010

Avatar Beybi...

Avatar'ı izleyenlerden bir şey rica edeceğim... Şu filmle ilgili olarak, varsa, eleştirilerinizi lütfen yazabilir misiniz? Zira, okumayı çok isterim.

Ben filmi dün (4 Şubat 2010) izledim. İzlemeden önce de birkaç yerde (gazete, site, vs.) white man's burden, sömürgecilik, yine Amerika'lılar dünyayı kurtarıyor tarzında birkaç eleştiri okumuştum. Artık her Amerikan filminden sonra temcit pilavı gibi önümüze sürülen bu bayat eleştirilerden bıktım gerçekten. Yok mu şöyle adamakıllı eleştiri? Ya da şu sömürgecilik, beyaz adam yine herkesi kurtarıyor meselesini bana güzel bir şekilde anlatabilecek olan biri var mı? Sorun nedir yani? Ya da mesele çok basit de, ben mi çok aptalım da göremiyorum?

Şimdiden teşekkürler. :)

5 comments:

  1. selamlar hocam,
    nihayet birisi yazdi su blog'a :) Avatar'i izlemedim daha. Baku'de 3D sinema yok ve uzman arkadaslarin tavsiyesi uzerine 3D olmayan bir sinemada izlendiginde cok da bir anlam ifade etmiyormus. Cunku filmin konusu degil tasarimi bir "master piece" ozelligi tasiyormus. Konusuna gelince, kimin ne dedigi degil de, izledigin zaman sana ne hissettirdigidir onemli olan. Filmlerin hepsinin birer pazarlama urunu oldugunu varsayarsak, diger filmler gibi Avatar'dan da sosyalist/marksist bakis acisiyla bahsederken somurgecilikten (maddi manevi)/emperyalizmden/kapitalist duzenden illa ki konusmamiz gerekecek. Yok eger bir sanat eseri olarak masaya yatirirsak, o zaman is baska. konusu ne olursa olsun, eger adamlar tasarimda devrime goturecek seyler yapmislarsa, alkisi hakediyorlar derim.. nacizane.. :)

    herkese kucak dolusu selamlar..

    ReplyDelete
  2. Evet, öyle diyorlar... Filmin asıl olayı bu 3-D meselesi. Aslında daha önce de 3-D filmler izlemiştim, ama bilmiyorum bunun özelliği neydi? Belki de daha yoğun olarak mı kullanılmış 3-D? Bilmiyorum, neyse. :)

    Konusu bilindik, tamam, ama bence o eleştiriler haksız. Ben bir filmin sanat eseri olmasının ötesinde de eleştirilebileceği, değerlendirilebileceği fikrine katılıyorum da, bu tür filmler ile ilgili olarak yapılan eleştirilere katılmıyorum. O eleştirilerin haklı olmadığını düşünüyorum. Eğer o eleştirileri doğru anlıyorsam tabii. :) İşte o yüzden biri bana bu eleştirilerin tam olarak ne demek istediğini açıklayabilirse sevinirim dedim. :) Neyse...

    Onun dışında filmin bana hissettirdikleri ile ilgili kısa bir yazı yazdım. İlgilenenler şuradan okuyabilirler: http://farklipencere.blogspot.com/2010/02/farkl-bir-film-avatar.html

    Reklamlar bitti! :)

    ReplyDelete
  3. ben filmde yaratılan dunyayi sevdim baya. hatta canliliarin dogaya baganabilmeleri falan da cok hosuma gitti.

    ama senin bahsettigin elestirilerle aynı yonde dusunuyorum diger acilardan. beni en cok rahatsiz eden sey mesela navileri ve onarin dunyasini kurtarmak yine insana dusuyor. yani bir film yapsalar ve o filmde bu ilkel kabileler, yardima muhtaclar bir kez de kendi cabalariyla, kendi planlariyla isyan etseler, mucadeley kazansalar...

    hele su toruk olayi beni aldi bitirdi; yani toruk uzmani olup diger navileri mucadeleye cagirmak ne hikmetse bir bizim insan oglunun aklina geliyor. o kadar evrene baglanabilen, dogaryla o kadar icice ve baglantili yasayan naiviler, diger navileri yardima cagirmayi, plan yapmayi akil edemiyorlar... tum planlamayi uygulamayi bizim gok insani yapiyor.

    benim filme kıl oldugum an budur. elestirirken bile insani (burada tabi batı toplumunu temsil ettigi icin batılıyı da) yuceltecek, temize cikaracak ve kendini affettirmesini saglayacak alternatif bir yol bulan soyleme gıcık oluyorum.

    ustunluk soyleminin ve ozgurluk temsilciliginin surekli bir yerlerden firlayip durmasina da gıcık oluyorum. yani orada muhtesem naviler varken nasıl bizim avatar ozgurluk temsilcisi oluverdi???

    benim gozumden mesele boyledir.

    ReplyDelete
  4. selam zeynep,

    dediklerine katiliyorum, ama bence orada bir de dunya goruslerinin bir mucadelesi var gibi. yani buna ideoloji mi denir, dunyayi algilama bicimleri mi, yoksa hayata, evrene bakis acilari mi denir... filmde bunlarin da bir mucadelesi anlatiliyor. yani bir tarafta, kesfettigi yeni gezegenin cesit cesit guzelliklerini es gecen insanlarin (tabii sadece bir kisminin) nasil da sadece cok para eden o madenin pesinde kostuklarini gosteriyor. yani adamlarin gozunde o gezegenin tek degeri o madene sahip olmasi, o madenin de cok buyuk bir enerji kaynagi olabilmesi ve dolayisiyla da dunyada cok para etmesi. yonetmen veya senarist bir taraftan bu tarz bir hayat, evren anlayisini gosteriyor ve diger taraftan da navi'lerin evren, hayat anlayisini gosteriyor. icinde yasadigi dogayla uyum icinde, cevresindeki her turlu canliyla (bitki, hayvan, vs.) uyum icinde bir hayat ve evren anlayisi gosteriyor. filmde bu ikisi arasindaki mucadeleyi de anlatiyor ve burada da film gayet acik bir sekilde navi'lerin hayat anlayisinin tarafinda yer aliyor, izleyiciye onu guzel gosteriyor, vs. bir de butun bunlar arasinda, bir de kahramanimiz var, ki onun uzerinden bu mucadele daha provokatif bir sekilde gosteriliyor bence. yani eleman bir hayat anlayisindan diger bir hayat anlayisina terfi ediyor. hatirlayacak olursan, onun da pandora'ya ilk geldiginde digerlerinden pek bir farki yoktu. yani kullanamadigi ayaklarinin yerine dunyaya dondugunde yenilerinin yapilacagini biliyor ve bunun icin kendisine ne gorev verilirse yapmaya hazir. oldur desen oldurecek, yak desen yakacak, yik desen yikacak. ama sonra yasadigi surec, kendisinin ve kendisini oraya yollayan insanlarin ne kadar yanlis bir dunya, hayat, evren anlayisina sahip oldugunu anlamasini sagliyor ve convert ediyor. :) iste bu kahraman uzerinden de senarist bu mucadelenin aslinda navi'ler tarafindan kazanilmasi gerektigini soyluyor izleyiciye. yani mesajlar gayet acik. bu aradaki mucadele sonunda izleyici ne dusunuyordur? bence insanlari barbar, navi'leri de medeni olarak goruyordur. bir film insanlara, kapitalist hayat, evren vs. anlayisina bundan daha buyuk elestiri getirebilir mi? daha ne yapsin yani?

    buna benzer bir film tom cruise'un oynadigi son samuray'da vardi. orada da senaryo benzerdi. o filmin tek farki, filmin sonunda samuray'lar yeniliyordu ve hem fiziksel olarak, hem de dunya anlayislari olarak sahneden cekiliyorlardi. avatar'da ise navi'ler dunya, evren, hayat algilarinin daha medeni ve ustun olmasinin otesinde savasi da kazaniyorlar.

    bir de sunu da unutmamak gerekiyor. filmin baskahramani bir asamadan sonra, yani convert ettikten sonra, artik amerika'dan ilk geldigi sekliyle bir insan degil, degismis bir insan, artik navi olmus bir insan. kendi geldigi yerin geleneklerine, dusunce yapisina, hayat anlayisina karsi cephe almis, hatta bu ugurda hayatini ortaya koymus biri. yani artik beyaz adam falan degil. bir zamanlar amerika'dan gelmis olmasinin, derisinin beyaz olmasinin bence bir noktadan sonra artik onemi yok. bence artik onun dusuncelerine bakilmasi lazim. derisi hala beyaz olabilir, gecmisi amerika'dan olabilir, ama o adam artik dusuncesi, hayata bakisi, vs. cercevesinde bir navi. dolayisiyla navi'leri bir insan kurtarmiyor, navi'leri bir navi kurtariyor.

    benim de nacizane yorumum budur. :)

    ReplyDelete
  5. Avatar'la ilgili olarak Zizek beyefendi de bir yazi yazmis. Yok Avatar racistmis, falan da filan da... Ilgilenenler icin adres: http://www.newstatesman.com/film/2010/03/avatar-reality-love-couple-sex

    Zizek'in yazisindan sonra bence alta yazilan yorumlari da okuyun.

    ReplyDelete