Wednesday, June 9, 2010

Biyografi Belgeselleri

Bu aralar IC'deki biyografik belgesellere dadandım. Geçtiğimiz hafta iki Fidel Castro, iki Che belgeseli izledim. Castro'lardan bir tanesi History Channel tarafından yapılmış ve Amerika-centric bir belgeseldi. İşte Castro'yle birlikte Küba ne kadar kötü oldu; Castro kaba bir diktatör; Castro Küba'yı fahişe yuvasına çevirdi; Küba'da özgürlük yok, falan filan... Bildiğiniz ve tahmin edebileceğiniz türden şeyler. İkinci Castro belgeseli Oliver Stone tarafından çekilmiş. Bu da tam tersi bir belgeseldi. Castro ve Stone tabiri caizse enseye şaplak pozisyonunda bir belgesel çekmişler. Kanka gibiler yani. Belgesel boyunca Castro ofisinden dışarı çıkıyor, halkla kaynaşıyor, her gittiği yerde alkışlarla karşılanıyor, halk onu bağrına basıyor, çok seviyor. Castro ile Küba'nın gelişmişlik düzeyi arttı, dünyanın en iyi tıp okulları orada, falan filan...

Che belgeselleri (1, 2) de aynen böyleydi. Biri aleyhte propaganda yapan bir belgeseldi; diğeri ise leyhte. IC'nin bunları bilinçli olarak aldığını pek sanmıyorum, ama iyi tesadüf gelmiş işte. :)

Bir de Rosa Luxembourg'un bir filmini almıştım; ama ne yazık ki onu Almanca olduğu için izleyemedim. Filmin altyazısı yoktu ve internetten indirdiğim altyazıları da filme yükleyemedim. İçimde kaldı bu film. İleride inşallah izleme imkânım olur.

Bu hafta ise yine belgeseller/biyografiler aldım. İki adet Einstein, bir adet Gandhi ve bir adet Zizek. Einstein belgesellerinden bir tanesini izledim; çok dandikti. Einstein'in fikirlerine yönelik neredeyse hiçbir şey yoktu; sadece aşk hayatı, aman Einstein ne kadar zekiydi, üç yaşında tuvalete gitmeyi öğrenmişti, ondan önce her akşam yatağına yapardı, beş yaşındayken uzay gemisi yapmıştı falan filan türünden bir sürü abartı işte... He bir de, Einstein'in aşk hayatı... Einstein çok çapkındı, bir sürü kız arkadaşı oldu, ilk karısını terketti gitti vs. vs. Belgesel böyle işte. Bakalım ikinci belgesel nasıl çıkacak. Birşeye benzer inşallah.

Gandhi ise belgesel değildi, filmdi. Süperdi. Bence çok güzeldi. Filmi izledikten sonra, Gandhi hakkında bu zamana kadar hiç detaylı bir bilgi edinme sürecine girmemiş olduğuma hayıflandım, üzüldüm. Böyle bir insanı nasıl olup da bu zamana kadar es geçmişim, garip. İzlemediyseniz, size de tavsiye ederim.

Böyle işte arkadaşlar... Bu aralar biraz entel-dantel takılıyoruz... Hani normalde de zaten yaptığımız iş bu, ama artık film falan meselelerini de işimize alet etmeye başladık... Sonumuz pek hayırlı gözükmüyor. :)

2 comments:

  1. aslında yaptığın iş bana öyle geliyor ki çok verimli. Yani izlemek ve izlerken gözlemlemek, öğrenmek. Gandhi'yi bende izlemek isterim. Benim için copy edersen izleyebilirim. Zira benim bilgisayarın cd çaları yok. Ben salı günü öğleden sonra Türkiye'deyim inşallah. Hepinizi çok özledim. keyifli kahvaltımızda buluşmak üzere.

    ReplyDelete
  2. isim gucum yok, ne yapacagimi bilemedim, kutuphaneye daldim desene suna :) ghandi konusunda ise sonuna kadar haklisin. uzulmen gerek :)

    ReplyDelete